Evli Kadının Sadece Bekarlık Soyadını Kullanabilmesi
30 Eylül 2015 tarihinden önce, evlenen kadın, sadece Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunması halinde kocasının soyadını kullanmaksızın yalnızca kendi soyadını kullanabilmekteydi. Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30 Eylül 2015 tarihinde vermiş olduğu karar ile evli kadının sadece bekarlık soyadını kullanabilmesinin yolu açıldı.
Bekarlık Soyadının Tek Başına Kullanılması
30 Eylül 2015 tarihinden önce, Mahkemelere yapılan bu yöndeki tüm başvurular reddedilerek, “evli kadının sadece bekarlık soyadını kullanamayacağı” şeklinde kararlar verilmekteydi. Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun vermiş olduğu, bu sürpriz kararla birlikte, evli kadınların Aile Mahkemelerine dava açarak kendi soyadlarını kullanabilmesinin yolu açılmış oldu. Daha önce Mahkemeler onay verse bile Yargıtay, Medeni Kanunu gerekçe göstererek evli kadınların “sadece” bekarlık soyadlarını kullanmalarına onay vermiyordu.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu kararından özetle;
“Dava, evlilik soyadının iptali ile evlilik birliği içinde kızlık soyadının kullanılması istemine ilişkindir.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi Medeni Kanun’un 187. Maddesini Anayasa’ya aykırı bulmamışsa da usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarda yer alan düzenlemeler kanun hükmündedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına göre, kişinin soyadı özel hayat kapsamında değerlendirilmiş ve evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğu özel hayata bir müdahale olarak kabul edilerek Medeni Kanun’un konuya ilişkin düzenlemesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. ve 14. maddelerine aykırı bulunmuştur. Buna göre, AİHS ve diğer uluslararası insan hakları antlaşmaları ile çatışan 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesi karara esas alınmayarak, kızlık soyadının kullanılması talebi AİHS’nin 8. ve Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında bir insan hakkı olarak kabul edilip cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanması gerektiğinden kızlık soyadını kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmadığının kabulü gerekmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 30.09.2015 tarihinde verilen bu karar uyarınca, davacının evlenmekle aldığı kocasının soyadının iptaline ve sadece kızlık soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir. Böylelikle, evlendikten sonra eşin soyadını alma zorunluluğunun, eşitlik ilkesine ve Anayasaya aykırı olduğunu vurgulayan bu kararla birlikte, evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanmak isteyen kadınların Aile Mahkemelerinde açacakları dava ile kendi soyadlarını kullanabilmesi mümkün kılınmıştır. Bu şartlar altında, sadece kendi soyadını kullanmak isteyen kadın, Aile Mahkemesine başvurarak bu konuda dava açacak ve bu sayede kendi soyadını kullanabilme imkanına sahip olabilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi özel hayata ve aile hayatına saygıyı ifade ederken, 14. Maddesi cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır.
AİHM’in, kişinin soyadının özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme’ nin 8. Maddesinde “özel hayatın ve aile hayatının korunması” ilkesi kapsamında incelenmiş Uluslararası insan hakları hukukunun temel belgelerinden olan ve Türkiye’nin usulüne ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. Maddesiyle bağıntılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. Maddesine aykırı olduğunu sonucuna varılmıştır. (Ünal Tekeli/Türkiye, Başv. No: 29865/96, 16.11.2004; Leventoğlu Abdülkadiroğlu/Türkiye Başv.No: 7971/07, 28.05.2013; Tuncer Güneş/Türkiye Başv. No: 26268/08, 3/10/2013; Tanbay Tüten/Türkiye, Başv. No: 38249/09, 10.12.2013) Cinsiyetler arası eşitlik ve cinsiyete dayalı ayrımcılıkla ilgili hususlar, insan hakları ile ilgili diğer bir takım uluslararası hukuk belgelerinde de yer almaktadır. Türkiye’nin 04/06/2003 tarihinde onayladığı, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 23. Maddesinin 4. Fıkrasında; taraf devletlerin eşlerin evlenirken, evlilik süresince ve evlilik sona ermesinde eşit hak ve sorumluluklara sahip olmalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alacakları; Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme’ nin (CEDAW) 16. Maddesinin (1) nolu fıkrasının g bendinde ise, yine taraf devletlerin kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusunda ayrımı önlemek için gerekli bütün önlemleri alacakları ve özellikle kadın-erkek eşitliğine dayanılarak aile adı, meslek ve iş seçimi dâhil her iki eş için geçerli, eşit kişisel haklar sağlayacakları düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun E., 2014/2-889, K. 2015/2011 ve30.09.2015 tarihli içtihadında özetle; “Dava, evlilik soyadının iptali ile evlilik birliği içinde kızlık soyadının kullanılması istemine ilişkindir. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi Medeni Kanun'un 187. Maddesini Anayasa'ya aykırı bulmamışsa da usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarda yer alan düzenlemeler kanun hükmünde olup hukukumuzda kanunlar ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalar arasında bir çeşit hiyerarşi ihdas edilmiş ve aralarında uyuşmazlık bulunması halinde antlaşmalara öncelik tanınacağı hüküm altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarına göre, kişinin soyadı özel hayat kapsamında değerlendirilmiş ve evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğu özel hayata bir müdahale olarak kabul edilerek Medeni Kanun'un konuya ilişkin düzenlemesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. ve 14. maddelerine aykırı bulunmuştur. Buna göre, AİHS ve diğer uluslararası insan hakları antlaşmaları ile çatışan 4721 sayılı Kanun'un 187. maddesi karara esas alınmayarak, kızlık soyadının kullanılması talebi AİHS'nin 8. ve Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında bir insan hakkı olarak kabul edilip cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanması gerektiğinden kızlık soyadını kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmadığının kabulü ile davacının isteminin kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir.”şeklinde karar ittihaz edilmiştir.
Saygılarımla